Suriye'de Esed rejiminin hapishanelerinde hukuka aykırı şekilde tutulan ve her gün işkence edilen kadınların seslerini duyurmak için 6 Mart'ta İstanbul'dan yola çıkacak "Kadınlar İçin Vicdan Konvoyu"na destek veren dünyanın dört bir tarafından binlerce kadın, 8 Mart'ta Hatay'ta dünyaya bu kadınların serbest bırakılmaları için çağrıda bulunacak.
İnsan Hakları ve Adalet Hareketi (İHAK) Genel Başkan Yardımcısı Avukat Gülden Sönmez, "Kadınlar İçin Vicdan Konvoyu" projesiyle ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Suriye savaşının başladığı günden bu yana çocuklara ve kadınlara yönelik savaş suçlarının arttığını anlattı. Sönmez, ilk yıllarda kadına yönelik saldırıları görüp bu savaşta kadının silah olarak kullanılacağını dünyaya duyurmak için basın toplantısı düzenlediklerini, tedbir alınması için çağrıda bulunduklarını ve gelinen noktada maalesef haklı çıktıklarını söyledi. Sönmez, bugüne kadar Esed rejiminin resmi hapishanelerinde tutulan kadın sayısının 13 bin 581 olduğunu tahmin ettiklerini belirterek, "Bu kadınların 6 bin 736'sı halihazırda halen hapiste olan kadınlar. Kimisi hamileyken alınıp orada çocuğunu dünyaya getirmiş, kimisi maalesef orada gerçekleşen tecavüz sonucu hamile kalıp çocuk dünyaya getirmiş.'' dedi. Hapishanede kadınların dayak, elektrik verme, askıya asma, kızgın demirlerle dağlama, soğuk su püskürtme, çıplak soyma, örtülerini açma, kaba kuvvet, tecavüz gibi çeşitli sistematik işkencelere maruz kaldığını anlatan Sönmez, bu işkencelerin bazılarının kadınların eşlerinin ve babalarının önünde gerçekleştiğini aktardı.
Gülden Sönmez, savaşın 7. yılında olunmasına rağmen bu işkenceleri önlemek adına hiçbir şey yapılmadığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kadınlara yönelik tecavüz suçu had safhaya ulaştı. Ne bir uluslararası mekanizmada ne devletlerde ne başka bir yerde ne İslam İşbirliği Teşkilatı'nda hiçbir yerde gündem olmuyor. Sanki bu kadınlar ölmüşler ya da zaten ölecekler gibi. Manevi anlamda herkes üzerine kireç döktü. Kimsenin umurunda değil. Fakat bizim çok fazla gündemimizde. Sürekli konuşuyoruz. Ben yıllardır insan hakları alanında çalışıyorum. Bir kadın olarak açıkçası beni sürekli rahatsız eden, isyan ettiren bir şey; bu sessizlik. Bu görüşmelerin sonucunda biz böyle bir proje çıkardık. Adını da 'Vicdan Konvoyu' koyduk ki, vicdanlara seslensin. Müslüman, gayrimüslim önemli değil, bütün insanların vicdanlarına seslenmek istedik.'' Suriyeli kadınların hapishanede yaşadıkları işkencelere dünyanın dikkatini çekmeyi amaçladıklarını dile getiren Sönmez, annelere yapılan işkencelerin çocuklarına izletildiğini dünyaya haykırmak istediklerinin altını çizdi.
BİN KADIN İNTİHAR ETTİ
Suriye'de çeşitli işkencelere maruz kalmış, hapis yatmış ve tecavüze uğramış 100'den fazla kadınla görüştüğünü belirten Sönmez, şunları kaydetti: ''Çok korkunç şeyler yaşayanlar var. Hapishaneden çıktıktan ya da bir şekilde bırakıldıktan sonra yaklaşık bin kadının intihar ettiğini biliyoruz. Ayakta kalamıyorlar. Hayata tutunmaları çok zor. Hapiste yatıp çıkmış birçok erkekle de görüşme yaptık. Onlar da aslında kadınlara yapılanların bir kısmını biliyorlar. Çünkü bazı koğuşlar kadın erkek bitişik tutuluyor bazı hapishanelerde. Onları dinlediğiniz zaman şöyle bir çığlığı da beraber duyuyorsunuz 'Neden vicdanlar isyan etmiyor?'
Suriyeli 23 yaşında genç bir kadın 2,5 sene işkence görmüş. Bana, 'Tecavüz eden erkeklerin sayısını bile bilmiyorum.' demişti. O kadar sistematik tecavüze maruz kamış ki. Bu korkunç bir şey ve onunla konuşurken bana, 'Biz hiç kimse için hiçbir anlam ifade etmiyoruz. Hiç kimsenin vicdanından bir ses yükselmiyor bizim için. Elbetteki ahirette hesabım çok büyük ama dünyada da vicdanı olan birilerinin, sana yapılanın farkındayız ve hesabını soracağız, demesini bekliyorum. Kadınlar bile dert etmiyor.' demişti. Bu vicdanlara bir haykırış. Konvoya bu ismi koyan Suriyeli kadınların isyanı. Biz 8 Mart günü çok büyük bir çığlık atmak istiyoruz. Çok sessizce atacağız bu çığlığı ama büyük bir çığlık olsun ve o kadar yüksek sesle, etkili olsun ki... Bu sessiz çığlık o duvarları yıksın ve biz o kadınları özgürleştirelim istiyoruz. Onun için adı Vicdan Konvoyu. Çünkü hiçbir vicdan böyle bir şeye sessiz kalamaz, kalmamalı. Kalırsak insanlığımızı kaybederiz."
HATAY'DA BULUŞACAKLAR
Avukat Gülden Sönmez, uluslararası bir delegasyon kurulması için çeşitli girişimlerde bulunduklarını ve başta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olmak üzere birçok lidere mektup göndererek hapisteki kadınların özgür bırakılması için diplomatik temaslar kurulması yönünde çağrıda bulunduklarını belirtti. Sönmez, ''Yani somut sonuç almak istiyoruz. Kadınların hapisten çıkarılmasını istiyoruz.'' dedi.
Vicdan Konvoyu'na Güney Afrika'dan Malezya'ya, Şili'den Etiyopya'ya kadar birçok ülkeden 450'nin üzerinde sivil toplum kuruluşunun destek verdiğini vurgulayan Sönmez, şunları anlattı: ''Biz yurt dışına mektuplar gönderdiğimizde ilk cevap Srebrenitsa annelerinden geldi. Çünkü yaşadılar ve çok iyi biliyorlar. 'Başkaları yaşamasın.' diye de çok büyük mücadele verdiler. Srebrenitsa ve Bosna'dan 4 otobüs dolusu kadın kar, kış demeden yola çıkıyorlar. Bunun çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Yine özellikle mazlum coğrafyaların kadınları destek verecek. Ruanda, Irak, Filistin, Çeçenistan gibi birçok ülkeden katılımcı olacak. Tahmin ediyorum 5 binin üzerinde kadın Hatay'da buluşacağız. Çeşitli mesleklerden katılımcılar, gazeteciler, hukukçular, doktorlar, ev hanımları, aşçılar, esnaflar, büyük çoğunluğu kadın. En az 100 otobüs.''
Yurt dışından gelen katılımcılarla 6 Mart'ta Yenikapı Meydanı'nda toplanarak yapacakları basın açıklamasıyla yola çıkacaklarını ve konvoydan bir delegasyonun Ankara'da çeşitli görüşmeler yapacağını anlatan Sönmez, 8 Mart Perşembe saat 11.00'de Hatay Fuar Alanı'nda dünyaya sesleniş ve 3 dakikalık sessiz eylemin ardından Suriyelilerle hediyeleşeceklerini kaydetti. Konvoy boyunca Suriye'de hapiste bulunan kadınları temsilen oyalı yazma takacaklarını belirten Sönmez, ''Bu oyalı yazmalar bu konvoyu ve o kadınları sembolize edecek. 6 bin 736 yazmayı da sınıra götüreceğiz. Bütün katılımcılarımızdan 8 Mart'a kadar bu mücadeleye destek vermek için bu yazmaları omuzlarında taşımalarını istiyoruz.'' dedi.