Bir zamanlar Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yakınlığı ile anılan Yerel Kulis Gazetesi Sahibi ve Gazeteci Cengiz Alçayır ile Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İletişim Danışmanlığını yürüten gazeteci ve televizyoncu Murat Ongun arasındaki söz düellosu hararetini artırarak devam ediyor.
İmamoğlu’na toz kondurmayan, övgü dolu cümleleri ile her haberinde ve köşe yazısında İmamoğlu’na olan yakınlığını ibraz eden Alçayır’ın son zamanlarda yaptığı haberlerde ise tam aksi bir tutum sergilemesini kendi cümleleri ile Alçayır’a iade eden Ongun’a jet hızıyla cevap geldi. Alçayır, yazdığı köşe yazısında durumu izah ederken bir zamanlar dünyada ve ülkemizde büyük beğeni toplayan ünlü oyuncular Meg Ryan ve Tom Hanks’ın başrollerini oynadığı “You’ve got mail” filmini hatırlatan mailiniz var başlıklı köşe yazısı ise Ongun’dan mailine gelen yazıyı satırlarına taşıdı.
Kibar dille yazdığı ve daha önceki yazısında ele aldığı eski belediye başkanı Yusuf Uzun’u parlattığı iddialarına da cevap veren Ongun, gazetecilik konusunda da Alçayır’a objektiflik ilkesini hatırlattı.
İşte Ongun’un tarafından Alçayır’ın mailine düşen ve köşesinde yayınladığı o mesaj:
“188’den 180’e
Sevgili Cengiz, Ahbaplığım olmayan insanlara ön adlarıyla hitap etmem. Bu genel görgü kurallarına aykırıdır. Bugün bu kuralı görmezden gelme nedenim, yazında benden "birader" " canım kardeşim" gibi ifadelerle bahsetmen oldu. Şimdi ben tutup, senin bu içten ve cana yakın ifadelerine "Sayın Alaçayır" ya da " Cengiz Bey" diye karşılık versem seni açıkta bırakmış ve kabalık yapmış olurdum. Yani "bey" ya da "sayın" olamama durumun tamamen seni üzmemek ve görgü kurallarına uygun davranmakla ilgilidir. İstersen bu bahsi kapatalım, adabı muaşeret kurallarına uygun davranmak Türkiye'de uzun zamandır rağbet görmüyor zaten. Tuhaf, anormal bir durum. İlginçtir, anormallik ülkeyi sarmış. Baksana, normalde bir yazar, yazısına iltifat edilip paylaşılınca memnun olur ama sen çok kızmışsın. Açıkçası bu bana çok anormal bir durum gibi geldi. Bundan sonra senin hoşuma giden yazılarını paylaşmama kararı aldım. Sanırım, hakaret ettiğin arkadaşlarım da öyle yapacak. Sahi bir gazeteci, bir yazar yazısı beğenilip paylaşıldı diye kızar mı? Bir yaşıma daha girdim... Bu sorunun yanıtını kamuoyu vicdanına bırakıyorum. Sevgili Cengiz, ben eski belediye başkanı Yusuf Uzun'u " parlatırken" sen balkondan aşağıya Ekrem İmamoğlu'nun posterlerini asmışsın ya... İşte o yanlış olmuş. Gazeteciler kuşkusuz taraf tutabilir, gönülleri bir görüşe bir kişiye kayabilir. Lakin bu tarafgirlik kamuoyuna gösterilmez. Yazılara, açıklamalara yansımaz. Yansırsa gazeteci olmazsın. Çünkü gazetecinin görevi, en açık bilgilerle objektif olarak topluma ışık tutmaktır. Kim bilir, Ekrem İmamoğlu'nun merhametini, adaletini, birikimini, saygınlığını keşfetmeden önce belki de onun hakkında tam tersi şeyler yazdın... Kim bilir... kim bilir.... İşte gazeteci ortada durur ki, bugün ak dediğine yarın kafasına esip kara demesin. Tabi beni asıl üzen bu tutarsızlıklar değil, yazında Başkanımıza karşı ağır ifadeler kullanman çok üzücü ve kabul edilemez. Tüm samimiyetimle söylüyorum Ekrem İmamoğlu, hepimiz dahil etrafındaki yardımcısı, danışmanı, müdürü herkesten birkaç adım önde biridir. Bunun en önemli nedeni ne biliyor musun? Hepimizden çok daha çalışkan olması. Çalışan, okuyan, merak eden, kendini geliştiren ve " Zafer benimdir" diyebilen birini, senin yazdığın gibi çevresindeki bir kaç yardımcı ve danışmanı etkileyemez. Aksine, hepimizi etkileyenin ta kendisidir Ekrem İmamoğlu. Balkondan posterini sallandırdığın kişiyi yıllardır tanıyamamışsın maalesef. Yazık. Onun arkasındaki sevgiyi, saygıyı, bağlılığı, tutkuyu, ondaki ışığı görmeyen mi var sanıyorsun? Bugün karanlık güçler, havuz medyaları, itibar katilleri neden tankı, topu, tüfeği ile Ekrem İmamoğlu'na saldırıyor sanıyorsun? Gazeteci olarak bu analizleri yapmanı öneririm sana. Doğru yanıta doğru sorularla ulaşılır. Bir gazeteci için en büyük tehlike odak kaymasıdır. Nedir odak kayması? Aslında ne oldu, sorusunu unutmaktır. O zaman doğru soruyu soralım. Aslında ne oldu Cengiz? 2017 Temmuz'unda bir anda, Ekrem İmamoğlu hangi radikal kararları aldı, hangi radikal politika değişikliklerine gitti de sen 3 günde "ak" dediğine " kara" der oldun. Bu anormalliği bir açıklasana. Belediye başkanı olduğu 3,5 yıldır senin yazılarında bahsettiğin gibi çok olumlu etkilediğimiz(!) İmamoğlu, Temmuz'da ne yaptı da " küfürbaz, kavgacı, dayatmacı..vb" oldu. 188. sayfadan, 180'lik dönüşüne 1 haftada hangi somut olaylar neden oldu? " Biz yola çıktık, siz yoldan çıkardınız" retoriği ile açıklayamazsın bunu. Retorikle değil, pratikte ( uygulamada- somut verilerle) anlatmanı beklerim. İnsanlar kendisini çok önemli, çok stratejik, diğerlerinden çok farklı görebilirler. Eşitler arasında üstün hissedebilir. Kişi kendisinin ilgi merkezi olmasını isteyebilir. Yalnız hayat, tek kişilik değildir. Ayrıca tüm taleplere de yanıt vermez. Bir ofis sandalyesinden, bir klavye tuşlarından etrafa kibir saçmak, kimini küstah, kimini kaba bulmak, kimini yetersiz görmek, kimine hakaret etmek de bir insanı yüceltmez. Bakıyorum da kendin hariç kimseyi beğenmiyorsun. Herkese bir kulp takıyorsun. Seni biz fanilerden üstün kılan CV'ni, özelliklerini, seni bambaşka kılan yanları paylaşırsan belki etkileniriz. Kibirli olmakta haklı deriz belki. Hatta kızmana rağmen hoşuma giden yazın olursa tekrar paylaşmaya başlayabilirim. Sevgili Cengiz, Mektubumda kırıcı ve kaba olmadan bir fotoğraf çekmeye gayret ettim. Eminim çıkaracağın dersler olmuştur. Umarım sen de nezaket kurallarına uygun davranıp mektubumu internet siten ve paylaşım yaptığın mecralardan yayınlarsın. Diğer türlüsü haksız rekabet ve cevap hakkına saygısızlık oluyor. Sevgiyle Kal Murat Not: Yayınladığı takdirde şu başlıkla yayına verilmesini rica ederim " 188'den 180'e"